|
Kahrolsun PKK, işbirlikçi AKP Tayyip oğlunu askere gönder Bu asker yatmadı vatanını satmadı Apo’ya ölüm başka çare yok !OGLUN ERKEKSE VURSUN BU APOYU VE DAGDAKİ CAPULCU PİCLERİNİ
|
Künyesi
Adı : Ahmet Burak.
Baba Adı : Recep Tayyip.
Ana Adı : Emine.
Doğum Tarihi : 04.07.1979.
Medeni Hali : Evli(23.02.2001).
Askerlik Durumu : ÇÜRÜK...
Ahmet Burak Sakat mı
Başbakan'ın oğlu, çürük raporuyla askere gitmedi
Tayyip Erdoğan'ın büyük oğlu Ahmet Burak Erdoğan, kamuoyunda pek görünmüyor. Ahmet Burak, bundan bir yıl önce gazetelerde kurduğu denizcilik şirketi için aldığı 5 milyon dolarlık gemiyle gündeme geldi. Daha önce, babası Belediye Başkanı iken ciddi bir vukuatla gazetelerde haber olmuştu. Sanatçı Sevim Tanürek'e çarpmış ve ölümüne neden olmuştu.
Burak Erdoğan'ın çürük raporu
Ey sevgili millet!
Ey büyük millet!
Binlerce yıllık tarihinde; senin çocukların vatan ve millet uğruna can verirken yöneticilerin çocukları zevkü sefa içinde yaşadı.
Ey büyük millet! Sen tarihte nice devletler kurdun. Kurduğun devletin başına geçenler; seni dışladılar; yabancıları kucakladılar. Yine de oluk oluk senin çocuklarının kanı aktı; akıyor da.
Daha geçen günlerde 6 yavrumuz yine can verdi. Uçsuz bucaksız dağlarda, dağların kovuklarında hainleri ararken canlarından oldular. Yüzlercesi gibi; binlercesi gibi...
Sizler bu vatan uğruna can verirken; sizi şu sıralarda yöneten kişi; 'Askerlik yan gelip yatma yeri değildir!' diye fetva verdi. Yani; 'Ölürlerse ölsünler!' dedi.
Ölen çocuklarımızı, şehit olarak değil değil de 'Kelle' diye takdim etti.
AHMET'İN CANI TATLI
Bilmiyordum; öğrenince şoke oldum: Hain tuzaklarda şehit olan çocuklarımıza 'Kelle' diyen Başbakan Erdoğan; büyük oğlu Ahmet Burak'a; çürük raporu almış.
2000 yılında...
Kasımpaşa Deniz Hastanesi'nden...
Böylece Ahmet Bey; askere gitmekten kurtulmuş.
Gerçi Türk milleti; askere gitmeyeni yarım adam sayar; çürük raporu almayı onuruna yediremez; sakat ise sakatlığını bile saklar ama; bizim aslan gibi delikanlımız Ahmet Burak farklı düşünüyormuş...
Gitmiş; ben sakatım veya hastayım demiş ve raporunu almış.
Şimdi dikkat sevgili okurlarım:
Aydınlık Dergisi'nin haberleştirdiği bu olaydaki ayrıntılar önemli. Eğer kişi hasta ise; bunun tedavi edilebilir durumda olması, askerlik yapmayı kaldırmıyor. Yani kişi ancak tedavi edilemez bir hastalığa yakalandı ise askere alınmıyor.
Buradan soruyorum: Acaba Ahmet Burak; böyle kötü durumda mıdır? Hiç istemem; Allah Ahmet Burak'ı böyle çaresiz bir hastalıkla boğuşturmasın.
Askere gitmemenin ikinci yolu da şu: Asker adayı muayene sonucunda iş görme gücünün yüzde 60'ını kaybetmiş gözüküyorsa o da askere alınmaz.
Bunun anlamı şudur: Askere alınmayan insan; tedavi edilemez durumda ciddi bir sakatlığı bulunan kişidir.
Bunu da Ahmet Burak için asla dilemeyiz.
Zaten kendisi de aslan gibi bir delikanlıdır...
Sekiz sene önce otomobil kullanırken; Şişli'de ünlü şarkıcı Sevim Tanürek'e çarparak ölümüne sebep olmuştur. Bu da gösteriyor ki o otomobil kullanmaktadır ve yüzde 60 iş göremez durumda sakat birisi değildir. Gerçi kötü niyetliler; bu olayın altında çapanoğlu aradılar; Ahmet'i suçsuz çıkartan Adli Tıp uzmanı; şimdilerde Türkiye Denizcilik İşletmeleri'nde genel müdür yardımcısı yapıldı ama ben bunu tamamen bir tesadüf kabul etmek istiyorum ve o kapıyı hiç açmıyorum.
Bugün Ahmet Burak Erdoğan, milyonlarca dolarlık iş kapasitesine sahip şirketleri yönetmektedir. Bir gemisine 4-5 milyon dolar civarında değer biçilmektedir. Böyle başarılı yeni sınıf işadamımızı kimse onulmaz hastalar veya sakatlar sınıfına sokamaz, kimse de ona o gözle bakmaz; bakamaz.
Öyleyse; Ahmet Burak neden sakat raporu almıştır?
Acaba askere alınırsa; Şırnak'ın Gabar Dağları'nda görev yapan jandarmanın yanına gönderileceğini mi düşündü?
Orada PKK'nin kurduğu ve uzaktan kumanda ile patlattığı bir mayına çarpacağından mı korktu?
Yok; o bütün bunları göze aldı da anası Emine Hanım mı karşı çıktı?
Emine Hanım; 'İstemem; ben oğlumu o dağlarda PKK'ya yem yapamam!' diyerek kocası Tayyip Bey'in yakasına yapışıp ağladı mı?
Yoksa, Ahmet gerçekten o kadar kötü durumda mı?
Bunu öğrenmek istiyoruz...
Çünkü o; başbakanın oğludur...
Benim bu sorularım; özel hayata müdahale değildir. Çünkü Yargıtay kararları ile kesinleşmiştir ki; siyasetçinin özel hayatı olamaz. Siyasetçi; bu alanı seçerken sorgulanmayı baştan kabul etmiş birisidir. Sayın Başbakan'ın muhalif yazarlara açtığı ve yargının reddetttiği davalarda bunun gerekçeleri uzun uzun anlatılmıştır.
Sayın Başbakan; lütfen sorularımıza cevap verin... Cevap vermez iseniz; o çürük raporu hakkında; kafamızda 'çürük rapor' kuşkusu doğacak.